Ana Sayfa

Ayhanlar Platform

Ayhanlar Platform olarak “Yüce ulusumuzun demokratik iradesi ve emin adımlarla yürüyerek şahlandığı aydınlık geleceğine karşı düzenlenen bu hain, kalleş ve aşağılık darbe girişimini en şiddetli akılla kınıyoruz”.
Ayhanlar Platform.

15 Temmuz 2016’da ülkemizin iradesine karşı yapılan bu menfur darbe girişimi sonucunda tüm dünyaya ve ülkemizin birlik ve beraberliğine karşı planlar yapan birçok üst akıla; “Türk evladının Kahraman ırkından aldığı vatan aşkı mirasını kalbinde yaşatan ve gerektiği zaman “Söz Konusu Vatansa Gerisi Teferruattır” diyen asil Türk evladının kim olduğunu gösterip bu hainlerin yüreklerine gerekli korkuyu salarak kim olduğumuzu bir kere daha hatırlatmış olduk.

Darbe öncesi yakın bir tarihe kadar kahraman ırkımızın büyük geçmişinin mirasçıları olan Türk ulusuyla dalga geçip; “bu yeni gençlik savaşmaz, bunlardan bir şey olmaz, bunları istediğimiz yöne süreriz, bu yeni nesil korkak” gibi zavallı düşüncelere kapılıp bu planı eyleme sokanlar, karşılarında hainlerin zırhlı canavarlarının gücünü umursamayıp sadece gövdesini ve yüreğini siper eden bu büyük ulusu gördüklerinde tüm hesaplarının şiddetli bir şekilde alt üst olduklarını gördüler.

Ey Sakarya, Ey Çanakkale, yıl 2016 yeni bir kurtuluş savaşı arifesindeyiz, içimizde, gerek ticari gerekse önemli ve stratejik kurumlara yerleşmiş ulus kılığındaki ihanet şebekesi düşmanlar gaflet, dalalet hatta hıyanet içinde ulusumuzun birlik-beraberliğimize ve geleceğimize kast etmiş, dünyada emsali görülememiş bir mümessilleri olmuşlardı. Cebren ve hileyle sizin bizlere bıraktığınız emanet vatanımızın tüm kalelerini zapt etmiş, tersanelerini ele geçirmiş peygamber ocağımız gözümüzün bebeği TSK’lerimize sızmış, bilfiil tüm kurumlarımızı işgal etmiş bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere dış güçlerle iş birliğine girmiştiler. Hatta bu ihanet şebekeleri şahsi menfaattarını müstevlilerin dış güçlerin emelleriyle tevhit etmişlerdi. Ama korkma Ey ecdat; Seyit Onbaşı sen’ki o top mermisinin iman ve şehadet gücüyle kaldırdın, Nene Hatun sen’ki o kadar top atışları altında, aldırış etmeden cepheye kağnı arabalarıyla cephane taşıdın, Sütçü İmam sen’ki şehadet şerbetini tereddütsüzce içemeye razı gelip ırzımıza el uzatan kâfir elini kesip Kahraman maraş'ta bağımsızlık mücadelesi başlattın. Ey ecdat ve adlarını yazamadıklarım; duyun sesimizi, biz sizlerin torunlarınızız, bizde üstümüze düşeni yaptık ve yapacağız, ihanet eden hainlere göğsümüzü siper ettik ve edeceğiz de, korkmayın bu vatan bize emanetiniz, bizde gelecek nesillere emanetinizi miras bırakacağız. Bu vatan bizim ekmeğimiz, namusumuz, kavgamız, yattığınız kabrinizde rahat uyuyun, ruhunuz şad olsun,

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

Yalnız 15 Temmuz gecesi ihanet ve hainlikle dolu planlarını eyleme geçirenler değil, aynı zamanda dünyaya egemen olan bazı süper güçlerde bu hain saldırı karşısında bu büyük ulusun destansı kahramanlık direnişini gördüklerinde bu ülke hakkında durup düşünmeleri gerektiğini bir kere daha anlamış bulunmaktalar.

Milli birlik ruhunun yeniden yükseldiği bu dönemde ülkemizin gelecek yarınlara bu birlik ve beraberlikle yürüyerek neler yapabileceğimizi bir kere daha görmüş olduk.

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl...
Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklâl!

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir îmânı boğar,
"Medeniyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri "toprak!" diyerek geçme, tanı:
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Huda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ.

Ruhumun senden, İlâhi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne nâ-mahrem eli.
Bu ezanlar -ki şehadetleri dînin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerîhamdan, İlâhi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-ı mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklâl!